Korkular çevresel bir uyarana karşı organizmanın verdiği cevaptır. İnsanın kendini çevresel tehditlere karşı savunması, uyanık tutması ve hayatta kalmayı desteklemesi nedeniyle belirli düzeylerde korku işlevsel ve gereklidir. Ancak zaman zaman bir nesneye yönelik korku işlevsellik sınırını aşabilmektedir.
Bir çok çocuk küçük yaşlardan itibaren farklı korkular yaşamaktadır. Dünyayla yeni tanışan ve bir çok yeni nesneyle karşılaşan çocuklar bu bilinmeyen nesnelere yönelik normal dışı korku ve kaygı geliştirmektedir. Çok sık rastlanan korkulardan biri gürültü korkusudur. Ani ve beklenmedik sesler duyduklarında çocuklar çok fazla irkilebilir ve ağlama tepkisi gösterebilir. Örneğin ambülans ve polis sirenlerine bazı çocuklar bu şekilde tepki verebilir. Karanlık korkusu da çocuklarda sık rastlanan korkulardır. Kişi kendini karanlıkta daha savunmasız hisseder. Yeni karşılaşılan ve alışılmadık şeyler de çocuklar da bazen neşe ve heyecan yaratacağı gibi bazen korku yaratır. Özellikle erken yaşlarda annesini kaybeden ve ihtiyaçları karşılanmayan çocuk büyüklerine ve çevreye güvenemeyip yalnızlık, ayrılık, terk edilme korkusu yaşayabilir. Bağlandığı kişinin yanından ayrıldığında çok fazla tepki verir. Sık sık karşılaştığımız bir diğer korku ise hayvan korkusudur. Hayvanlar çocukların duygusal gelişimi için çok önemlidir ve genellikle çocukların yakın dostlarıdır. Ancak çocuklarda sık sık hayvan korkusuna rastlanmaktadır.
Korkunun fobi olarak adlandırılabilmesi için verilen tepkilerin yaşanılan duruma göre abartılı olması, çocuğun mantıklı açıklamalarla ikna olmaması, çocuğun kontrolü dışında oluşması, çocuğun korkulan durumlardan kaçınma durumuna girmesi gerekmektedir.
Çocukların çevresel etmenlere duyarlılığını artıran ve daha fazla korkmalarına neden olan etmenlerden biri nörolojik, biyolojik, zihinsel veya fiziksel hastalıklardır. Bu çocuklarda daha yüksek düzeylerde korku, irkilme ve endişe görülmektedir.
Aile tarafından hor görüşmüş, sık sık aşağılanan, hataları yüzüne vurulan, baskı ve şiddet gören çocuklar da korkulara daha yatkındır.
Ebeveynler veya çevredeki insanları gözlemleyen çocuk bu kişilerin korkularını model alarak kendisi de yaşayabilir. Fareden korkmayan bir çocuk annesinin fare gördüğünde verdiği korku tepkisini görerek onun korkulacak bir şey olduğuyla ilgili bir biliş geliştirebilir ve daha sonra fareyle karşılaştığında aynı korku tepkisini gösterebilir.
Çocuklarda olağan dışı korkularla savaşmak için önce çocuğu anlamaya çalışmasınız. Çocuğun korkularını rahatça açabileceği ortam yaratmak çok önemlidir. Bazen korkular doğrudan tepki gösterilen nesneye veriliyorken bazen korkuların altında yatan farklı nedenler vardır. Çocuğun yaşadığı korkularla alay etmek ya da ‘’korkulacak bir şey yok’’ diyerek geçiştirmek çocuğun kendini ifade edememesine neden olur. Korkular konusunda aile ihmalkar davranmamalıdır.
Bir çok korku çevreyi tanıdıkça ve zihinsel gelişim ilerledikçe azalacaktır. Çocuklara korku içeren masal ve hikayeler anlatmayın. Korkuyu disiplini sağlamak için kullanmayın. Korku davranışlarına karşı sert ve cezalandırıcı tepkiler vermeyin. Çocukları ciddiye alın ve mutlaka korkuları, hisleri hakkında konuşmaya çalışın. Korkuların kalıcı olmaması ve farklı problemlere yol açmaması için gerektiğinde mutlaka bir uzmana danışmayı unutmayın.